İzmir bölgesinin tek takımı kaldığı için Manisa deplasmanına gitmeden olmazdı. Gerçi her sene neredeyse başka bir takım için gidiyoruz ama olsun, İzmir’e gidiyoruz ya rakibin kim olduğu çok farketmiyor. En soğuk mevsimde bile İzmir güneşli güzel yüzünü gösteriyor bize. En azından şimdiye kadar böyleydi.
Bu sene, geçen sezon ligde kalması mucize olan Akhisar Belediyespor maçı için gittim İzmir’e. Her zamanki gibi maç günü uçakla İzmir’e gidip oradan kafileyle Manisa’ya geçtim. Bizi taşıyan minibüsler siyah camlı vip minibüslerdendi. Arabanın önünde GS Vip ve GS Yönetim tabelalarını gören taraftarlar bizi yönetimden sandığı için “yönetim istifa” diye bağırdılar. Sonradan anladık ki, içeride binlercesinden duyacağımız tezahüratın teaser’ıymış bu.
Galatasaray taraftarı, maç öncesinde içeride de hiç durmadan İmparator Fatih Terim ve Yönetim İstifa diye bağırdı. Bülent Tulun bu protestodan en çok nasibini alan kişiydi haliyle. “Bülent Tulun istifa” söylemi anlaşılabilir bir protesto biçimdir. Taraftar “sevgilisi”nden ayrılmasına vesile olanlara elbette veryansın edecektir ama küfürle yapılan istifa tezahüratlarına kesinlikle katılmadığımı bir kez daha belirtmek isterim. Ancak bu ülkede protestonun her türlüsü yasak olduğu için insanlar nasıl protesto yapıldığını unutmuş olabilirler, çok da kızmamak lazım onlara…
Manisa’da hava şahaneydi. Keşke, Lig tv yayın avantajını kaçırmamak için federasyona baskı yapmasa da daha çok gündüz maçı izleyebilsek. Böylece, maça geliş – gidiş saatleri bizim için kolay olduğu kadar anne babasının omzunda uyuya kalmış daha az çocuk görürüz belki.
Takımın başında ilk kez bir lig maçına çıkacak olan teknik direktör Mancini, etrafındaki olayları anlamaz gözlerle izleyip ilk deplasmanında nasıl bir yere geldiğini düşünüyordu belki de. Bu sırada
Galatasaray taraftarı çok takdir ettiğim bir harekette bulundu. İmprarator seslerinden sonra, I love you Mancini diye tezahürat yapıp Sabri’den Mancini’yi tirbünlere getirmesini istediler.
Yani hocam, bizim derdimiz seninle değil, biz eski hocamızı, İmparatorumuzu özlüyoruz sadece diyorlardı. Ama madem sen geldin, sen de hoşgeldin, sefa geldin. Biz bağrımıza taşı da seni de basarız demek istiyorlardı yani.
Bu kısmı lig tv yazarları yazsa daha dramatik yazamazdı emin olun. J
Gelelim maça;
Maç kısır ve sıkıcı başladı. Çekirdekçi tiribünleri namını, Denizli’den devralan Akhisarlılar, sıkıntıdan patlayan biz taraftarların uykusunu çıt çıt çiğdem sesiyle açtılar sağolsunlar.
65. dakikaya kadar maçı güneş gözlüğüyle izledim. Sonra aniden gözlüğü çıkardım ve yanımdaki arkadaşıma Galatasaray’ın golünü çıplak gözle görmek istiyorum dedim ve tam 1 dakika sonra gol geldi. Golü kimin attığını söylemeye gerek yok. Tabi ki DROGBA! Umutlanıp 2.yi de atarız diye hevesle bekledik ama nafile…
Drogba, GS formasıyla ilk maçını geçen sezon burada Manisa’da yapmış ve harikalar yaratmıştı. Bu sefer de 1 gol attı ama yetmedi. Bir motor, tek bir dişlinin çalışmasıyla yürümüyor işte.
Yenilgiyle deplasmandan dönmek çok fena, hem de çok. Çok önemli oyuncular sakat, hoca değişmiş, yönetim bile değişmiş nasıl olduysa… Fatih hoca zamanında görmediğimiz yöneticiler çıkmış ortaya.
Milli maç arasında Mancini’nin takımı tanımaya başlamasını ve takımın da toparlanıp oynadıkları takımın GS olduğunu hatırlamalarını umuyorum.
Gün sonunda, Efes Otel’de yediğimiz güzel tatlılar güne dair ağzımızda kalan tek tat olacakmış demek ki, ne yapalım…
2.234 Comments