Son yılların gözde Yunan Adaları’ndan Thassos…
Yıllarca “gavur” diye bilinen Yunanistan’ın aslında hiç de düşman olmadığının anlaşılmasının, güney sahillerindeki turizmciler tarafından kazıklanmamızın tavan yapmasının ertesine denk gelmesi tesadüf müdür bilinmez ama her iki taraf için de iyi olduğu söylenebilir.
Şahsen kitaplarda dayatılan dostluklara ya da düşmanlıklara pek kanmadığımdan herhangi bir önyargım yoktu Yunanlarla ilgili ama ilk Yunanistan seyahatimi Atina’ya yaptığımda bu iki ülke insanının birbirine ne kadar benzediğini nemli gözlerle farketmiştim. Türküz dediğimizde tepkiyle karşılaşmadığımız gibi hemen herkesin Türkiye’de kökleri ya da hala bir akrabasının olduğundan bahsetmesi, buralardan zorla göç ettikleri için sanılanın aksine nefretle değil özlem ve sevgiyle anması, komşu biz dostuz kardeşiz, düşmanlıklar hep politika demeleri beni hem mutlu etmiş hem de çok duygulandırmıştı. Ah aynı denizin iki yakasının kardeş halklarına bu eziyeti yapanların iki yakaları bir araya gelmesin diyeceğim ama bir insana yapılacak en büyük beddua sıla hasreti olduğu için demiyorum.
Gerçi düşünüyorum da hangi ülkeye gittiğimde Türk olduğum için bir tepkiyle karşılaştın diye sorsanız münferit olaylar dışında neredeyse hiç sayamam. (Türkiye’de ya da başka yerlerdeki Arapların kadın olduğumuz için yaptıklarını saymıyorum. Hiç kimse kusura bakmasın, kadın haklarını saymayanları ben insandan saymıyorum.) Benim Avrupa’daki “Türk” imajına pek uymayışımın ve en azından gittiğim ülkenin kültürüne olan saygımın bunda ne kadar etkisi vardır bilemem ama sanılanın aksine düşmanlıklar milletlerin arasında değil, politikanın daha doğrusu politikacıların arasındaki kurmaca bir oyun bence.
Sözün özü dünyada hiç bir ırkın, milletin bir diğerinden üstün ya da aşağı olduğunu düşünmüyorum. Farklı olan şartlar sadece.
Ben güzel bir tatil yazısı yazmak üzere oturmuştum klavye başına ne ara bu konulara girdim ki?..
Hadi o zaman önyargıların bırakıldığı, komşuluğu en sıcak şekilde hissettiğimiz, hizmet turizminin müşteriyi kazıklamaktan başka bir şey olabildiğine canlı olarak şahitlik ettiğimiz Thassos’u gezelim biraz.
Türkçe ismi Taşoz olsa da pek kullanılmayan Thassos, Ege’nin kuzeyinde kalan Yunan adalarından ve adaların arasında en büyük onikinci adası. Kara yoluyla kolaylıkla gidilmesi sebebiyle de son yıllarda özellikle Türk tatilcilerinin gözdesi. Kaç yıldır duyuyordum ama bir türlü gitmek kısmet olmuyordu. Sonunda bir arkadaşımızın programına son dakika eklenmek suretiyle gitme zevkine nail oldum.
İstanbul’da oturanlar için Tem Otoyolu’ndan çıkıp Silivri, Tekirdağ, Malkara istikametini takip edip İpsala sınır kapısına varmanız en fazla 3 saat sürüyor. Yoğun bir günde değilseniz arabayla sınırdan geçmeniz 15 dakika sürecektir. Ondan sonra da Kavala istikametine doğru Alexandrapoli’ye girmeden Komotini, Xanti üzerinden 2 saatlik bir yolculukla Thasoss’a gideceğiniz feribotların kalktığı Keramoti (Keremetli)’ye varıyorsunuz. Arabalar için 16, kişi başı 3,5 euro verdiğiniz feribotla yaptığınız rahat yolculuk da yaklaşık 35 dakika sürüyor. Yani zaruri ihtiyaç molalarıyla beraber İstanbul’dan Thassos Adası’na varmanız en fazla 6 saat sürecektir.
Hemen baştan uyarayım, Yunan Adaları deyince aklınızda hemen Mikonos, Paros gibi eğlenceli adalar geliyorsa hemen o fikri yavaşça aldığınız yere bırakın ve kendi ağzınıza hafifçe vurun.
Thassos daha çok sakin plajlar, temiz deniz, güzel ve ucuz yemek arayanlar için yani tatili dinlence olarak anlayanlar için ideal bir ada. Belki biz Haziran başında sakin bir zamanda gittiğimizden fazla eğlenceye rastlamadık ama zaten eğlence aramadığımız için bir hayal kırıklığına uğradığımızı söyleyemem. Tam tersi, beklediğimizden güzel bir deniz, nefis yemekler ve olması gerektiği gibi olan güler yüzlü ve dürüst esnaf gördük.
Burda kendi esnafımızı yeriyormuşuz gibi oluyor ama ben de bunu hedeflediğim için benim için sorun yok. İyi olanlara tenzih ederim ancak yerli yabancı ayırmadan dişinden tırnağından ayırarak bütün bir yıl beklediği tatile gidenlere; madem tatile geldin kazıklanmaya razı olacaksın, güzel atmosfer sağlarım ama canını da alırım diyen hatta selam vereni dahi kazıklayacak raddeye gelen turizmcilerden dili yanan benim gibi pek çok kişi artık farklı rotalar arıyor. Biz gittiğimizde euro yaklaşık 5,5 lira olmasına rağmen hala Türkiye’den hadi biraz insaflı olayım İstanbul, Bodrum, Çeşme gibi yerlerde yediğimizden hem çok daha çeşitli hem de çok daha ucuza geldiğini söyleyebilirim. Hem de hemen her yerde. Euro’nun henüz bu yıl şiddetli tırmanışına geçtiğini düşünülürse geçen seneye kadar ki durumunu düşünemiyorum.
Diğer milletleri bilmiyorum ancak Türk turistlere gösterilen bu özel izzet-i ikramın daha önce giden Türklerin ucuz hesaba verdikleri olumlu reaksiyonu bol bahşişle ödüllendirmelerinin etkisi var mıdır bilinmez.
Hadi artık biraz daha yol alalım.
Thassos’ta feribot, Limanes denilen limana iniyor. Her kelimenin sonuna Bulgarların ov, Yugoslavların iç, Gürcülerin vili eklemeleri gibi Yunanlılar da her şeyin sonuna es ekliyorlar ve Yunanca oluyor. 😊
Arkadaşlarım, Limanes yalı boyunda Akti Hotel’de kaldılar. https://www.hotel-akti-thassos.gr/
Odaları müthiş olmasa da konumunun oldukça merkezi olması sebebiyle tavsiye edebilirim. Ayrıca otelin hemen altındaki daha çok motorcuların geldiği cafede Türkçe bilen ve inanılmaz yardımsever garson Chris’den her türlü desteği alabilirsiniz. Pek çok yerde olduğu gibi Türkçe menünün olduğu adını hatırlamadığım bu cafede klasik Türk kahvaltısı ve ince belli bardakta çay da bulabilirsiniz. Türk kahvemiz burada Greek cafe olmuş ama çay hala bizim. Bulmuşken bol bol için. 😊
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, sadece bizim sandığımız Türk kahvesi, baklava, cacık, musakkadan sonra laz böreğinin de Yunanlıların mutfağında yer aldığını burada görmüş oldum. Aileleri, komşuları, sevenleri ayırmışız ama yemekleri ayıramamışız işte.
Ben sonradan eklendiğim için yine feribota yürüme mesafesinde olan ama diğer taraftaki Christa Otel’de kaldım. http://christa.hotels-thassos.com/en/ Arabayla 5 dakika olan Christa, yine merkeze çok yakındı ama diğerinden çok daha güzeldi. Ben tek başıma günlük 30 euro verdim. 2 kişi 40 euro olacaktır diye tahmin ediyorum. Thassos’ta otel fiyatlarına genelde kahvaltı dahil değil. Ben Akti Otel’deki cafede Türk kahvaltısı yaptığım için Christa’da yemedim ama 4 günde yediğim 1 adet ekstra kahvaltının parasını almadılar bile. Bizden olsun dediler. Tok gözlüler deyince abartıyor dersiniz.
İlk gittiğimiz gün evden sabah altıda çıksak da yolda buluşmalar, bekleşmeler, yemek ve ihtiyaç molası derken otele gidip denize inmemiz 3 oldu haliyle. O yüzden Limenas bölgesine yürüme mesafesinde gördüğümüz ilk plaj olan Drift Beach Bar’a gittik. Etrafındaki diğer plajlar da güzeldi. Buralarda mekanlar arasında bizde ki kadar kalite farkı olmadığını bilmenizi isterim. Hemen arkadaki barda hem yemek yiyebilir hem de içki içebilirsiniz. Bizim yediğimiz nefis musakkayı şiddetle tavsiye ederim. Ben zaten yapamıyorum da annelerimiz duymasın; ben şimdiye kadar bu kadar güzel musakka yemedim.
Denizden dönerken yol üzerinde görüp beğendiğimiz Simi Restauranta rezervasyon yaptırdık ve duşumuzu alıp geç bi akşam yemeğine yetiştik. https://simithassos.gr/
İlk gecenin de açgözlülüğünün etkisiyle ne bulursak yedik.
Greek salata(soğanlı ve beyaz peynirli çoban salata), kabak kızartması, mantar, her türlü sekilde pişmiş jumbo karides, ahtapot, Uzo(Yunan rakısı) her Yunan masasının olmazsa olmazı.
O yüzden biz de atlamadık. Neredeyse hemen her akşam aynı menüyü yedik ama bıkmadık.
Ertesi gün Marble Beach denilen adı üstüne mermer gibi sahili olan meşhur plajına gittik. Aslında mesafe olarak yakın olmasına rağmen merkezden yaklaşık 20 dakikalık bir yolculukla ulaştık. Yolu çok bozuk olduğu binek arabaları olanlara dikkatli gitmenizi öneririm. Ancak nasıl giderseniz gidin, gittiğinizde değdiğini göreceksiniz.
Plajın hemen arkasında küçük bir bar var ancak yemek yok. Soğuk içecek dışında sadece sandviç ve atıştırmalıklar var. Bütün gün kalacaksanız yiyeceğinizi yanınızda götürmenizi tavsiye ederim. Çok güzel ve düzenli bir yer olduğu için şezlonga verdiğimiz 3 euro bizi rahatsız etmedi. Dilerseniz siz kumlara havlunuzu da atabilirsiniz, kimse karışmıyor. Hem arkada bangır bangır müzik yok. Hava da henüz çok sıcak olmadığı için özellikle benim için Marble Beach tam cennetti.
Onca para bayılıp Maldiv’lere gitmeye gerek yok diyeceğim ama Uzakdoğu’nun da pek pahalı olduğu söylenemez. Yine de en az 12 saatlik yolu ve dünya kadar bayıldığınız uçak bileti düşünülürse oldukça pahalı bir yolculuk olduğunu söyleyebiliriz.
Ucuz uçak biletleri var mı? Arkadaşım biraz müsaade et de Türkiye’de hiçbir yerde olmayan buranın bembeyaz kumunu methedeyim.
Koca ayaklarımı koydum ki kum taneleri daha küçük gözüksün. 😊 Kumun toz gibi olmasındansa böyle olmasını daha sevdim. Hem ayağına batmıyor hem de üstüne toz toz yapışmıyor hem de yumuşacık.
Aslında iki tane Marble Beach varmış, biz ilk gördüğümüze gittik ama ondan 200 metre sonra ki diğer Marble Beach sanki daha güzel gibiydi. Oraya Porto Vathy Beach diyorlar gerçi ama aynı güzel beyaz kum aynı berrak deniz. https://www.thassos-view.com/businesses/beach-bars/porto-vathy-marble-beach
Gerçi daha uzaktaki kızın daha çekici gelmesi durumu da olabilir bu. Bence ikisine de gidin, kendiniz test edin. Ancak bu tavsiyemi hayata uygulamayın; hem yakındaki hem uzaktaki kıza aynı anda yürümeyi pek önermiyorum. Gerçi aynı gece önce ablama, o olmayınca ablamın yanındaki arkadaşına, o da olmayınca bana yazanı gördüm ben. Ben niye son sıradaydım derseniz o geceye, beyefendinin en yakın aradaşının damı olarak gitmiştim de ondan. Çaresiz bir Türk erkeği ormanda değil ama barda on kaplan gücünde olabiliyor sayın seyirciler.
Neyse siz bu looser’ları bırakın da burda evlensenize hadi hadi burda evlenin. 😍 (kalpli göz)
Thassos plajlarının tadına varınca ertesi gün de Golden Beach’e gidelim dedik. Burası da Limenas bölgesine arabayla 20-25 dakikalık mesafedeydi. Uzun bir sahili olan Golden Beach’te her türlü zevke uygun güneşlenme imkanı vardı. Thassos’ta her yerde olduğu gibi burda da plaja gidip havlunuzu atabilirsiniz ya da şezlongda oturabilirsiniz. Karavan severler için çok büyük bir karavan parkı da vardı ve dışardan bakıldığında çok iyi durumdaydı. Koskoca Türkiye’de sadece birkaç tane olduğu düşünülürse Thassos gibi bir ada için oldukça büyük olduğunu söyleyebilirim.
Öğleden sonra Golden Beach’te havanın azizliğine uğradık; hava kapadı. Biz de zaten çok görmek istediğimiz bir doğa harikası olan Giola Gölü’ne gitmeye karar verdik. Giola Gölü ya da Lagünü diyorlar ama bence Giola Çukuru demelilerdi.
Golden Beach’ten sonra yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra gittiğimiz Giola mutlaka görülmesi gereken bir yer olsa da en fazla bir saatinizi alacaktır. Bu yüzden bir plaj programının başına ya da sonuna eklemeyi ihmal etmeyin.
Yol göle göre biraz yüksekte kalıyordu. Biz arabamızı park edip yürüyerek indik. Arazi aracı olanlar araba inen son yere kadar rahatlıkla gidebilir ama özellikle çıkışı düşünerek binek araçlara pek tavsiye etmiyorum. Dik yokuşu çıkması biraz zor olsa da en fazla 15 dakika sürüyor.
İnternetteki fotoğraflarda erken saatlerinde çekilmesine bağladığım, inanılmaz berrak görünüşü biz akşamüstü saatlerde gittiğimiz için pek yoktu. Ancak su yine de çok temizdi. Biz cesaretimize göre kademeli olarak atladık ama en yüksek yerden atlayanlara koca bir alkış.
Akşam yemeği için feribot iskelesine çok yakın olan ve Türklerin de bolca tercih ettiği Mouses Taverna’ya gittik. Burada yemek yenen yerlere taverna dendiğini unutmayın. Bazen müzik de oluyor ama her zaman değil. Bizde eskiden popüler olan bir taverna eğlencesi beklemeyin yani.
Kendi sitesi yok, o yüzden ulaşabileceğiniz 2 alternatif siteyi de paylaşıyorum.
https://www.facebook.com/tavernmouses/
http://insulathassos.info/en/4163-2/restaurants-and-taverns/mouses-taverna/
Türk bir garson kızımızın çalıştığı bu yer de oldukça güzel yemekler ve makul fiyatlar sunuyordu. Thassos’daki pek çok yerde olduğu gibi ücretsiz ve hızlı wi-fi olduğunu da belirtmeliyim.
Yemekleri özellikle çok çok koyuyorum ki kişi başı en fazla 25 euro’ya neler yediğimizi görün diye…
Gerçi biz ramazanda gittiğimiz için fazla turist yoktu ama olanların hemen hepsinin Türk olduğu düşünülürse sezonda Yunan Adası’nda mı Türkiye’de mi olduğunuzu karıştırabilirsiniz.
Son akşam Thassos’un en güzel otellerinden olan A for Art Desing Hotel’e gittik.
http://www.aforarthotel.gr/hotel.php?&locale=en_US
Otelin bahçesine ve lobisine bayıldım. Sitesinden odalarına da baktım harikaydı. Bütçesi müsait olanlar burada kalmayı düşünsünler derim. Gerçi genelde rezervasyonları dolu oluyormuş ama istedikten sonra bulunur bence.
Hem yemek yedik hem de Yunan müziği yapan grubu zevkle dinledik. Fiyatlar dışarıya göre çok az daha yüksekti ama yine de çok fazla değildi. Art Design Otel’de hem gözümüz hem midemiz hem de ruhumuz fazlasıyla doydu diyebilirim.
Benim kaldığım Christa Otel’in önünden yol geçiyor ama yolu geçip evlerin yanından hemen aşağıya indiğinizde 2 dakikalık yürüyüşle denize ulaşıyordunuz. Son gün de ordan denize girmeye karar verdik. (Yine) para vermediğimiz şezlonglar Albatros Villa’larının hemen önünde kalıyordu. Limana bu kadar yakın olmasına rağmen deniz her yerde olduğu gibi tertemizdi.
Biraz ilerisindeki butik otelin önündeki Tarnasas Beach de fena görünmüyordu. https://tarsanas.gr/gr/?page_id=309&lang=en
Acaba yazıları mı gelmeden bulunduğum yerden mi yazsam? Hepsi mi çok güzeldi yoksa ben şu anda tatili deli gibi özlediğimden mi her yeri bu kadar güzel hatırlıyorum, emin değilim 😊
Pazartesi günü yola çıktığımız için pazar günü dönenlerden çok daha rahat bir yolculukla İstanbul’a ulaştığımızı söyleyebilirim. Tekirdağ’dan geçip Özcanlar’da köfte yemeden olmazdı elbette. http://www.ozcanlarkofte.com/
Yıllardır bu güzergahı kullandığımız hemen her seferde gittiğimiz Özcanlar her zaman aynı lezzetini ve fiyat politikasını koruyan şahane bir köfteci.
Yazıyı fazla uzatmadan söylemek gerekirse Thassos çok güzel, mutlaka gidin. Hem yakın, hem ucuz, hem sakin, hem temiz…
Hadi siz de kendi yıldızınızı takip edin!… 🤩
2.362 Comments